25 Haziran 2009 Perşembe

milattan sonra.


teenage mutant ninja turtles yanlış anlaması ve gitmeyin çocuklar öğütlerine kulak asmayışımız afyonda bir otoyolun kenarına yanaşan kocaman otobüsün ve gülümsemek üzerine kurulu 4 günün sonrasındayım.

istanbul yine sıcak iş-güç-koşturmaca denkleminin tek bilineninin yerinde.

yüzlerce anketin arasından kafamı kaldırıp abime bakıyorum, monopoly oynuyor hapse düştü diye ekrana küfrediyor. evet yaz sezonumuz açılmıştır, bekleriz efendim.

haftasonu istiklal caddesini büyük bir gururla dolduracağız. sonrasında yine proceler üzerine kafa yormaca. ankara'dan canlar gelmiş evde bir bayram havası.

ananem bugün benimle ilgilenmedi. kandilmiş. kandil ne ki? çocukken en sevdiğim şarkıyı çaldılar trt1de. allahümme saaaali alaaa seyiiidinaaa... hala allah rahatlık veriyor ananemin evinde uyuyunca.

kuytu köşede hocamı kıstırıp "iş yapıcaz ama" başlığı altında telefon numarasını aldım. arayıp arayıp pamuk sesini dinlemek geliyor içimden. çorum milliyetçisi desin, reflexivity desin, canımı yesin ama bi' şey desin.

sonunda bu yaz başardık. artık "biz"e ait bir yazlık evimiz var. gelsin havuzbaşında mangal sefaları gitsin kafalar güzel olunca havuza atlama çabaları. aile büyüğümüz lord tekin'in izin verdiği ölçüde aşırıya kaçmayı hedefliyorum.

hallerimiz bundan ibaret, başka sorusu olan?

16 Haziran 2009 Salı

son

siz burada kendinize ait odanızda çürürken ben yeryüzünde ufak bir gezintiye çıkacağım. bulutları bile metalaştıran zihinlerinizden tiksindim.
- saldırıyor muyum?
- hayır şekerim devam et iyi gidiyorsun.

birbirinize küsün yalan söyleyin sarılıp ağlayın birbirinizi s*kin s*ktiğiniz adamları/kadınları s*kin ve bundan haz alın.

kendi riyakârlığınızla yüzleşmediğiniz sürece birbirinizi rahatça parmaklayabilirsiniz.

- biraz abarttım sanırım hı?
- yok yok bence hâlâ yeterince ağır değil.

tam kıvamı değil biliyorum ama ötesindeki cümleleri de ben tasavvur edemiyorum.
öfke yerini acımaya bıraktı, sonra da s*ktirolup gitti. ne bir veda ne bir hesaplaşma. tanık olduğum en hızlı ve en makul "gidiş"ti.

şimdi,
dejame en paz, por favor!

14 Haziran 2009 Pazar

one-way ticket

a la montana de los dioses

5 Haziran 2009 Cuma

haziran'da ölmek zor.

* ev ahalisini yurtdışına postaladıktan sonra evi karantinaya almaya karar verdim. zira final haftasındayız, hop oturup hop kalkıp; ev içinde dört dönüp balkona çıkıp nefes alıp mutfağa girip ağza iki lokma atarak bu haftanın da hakkından gelme planları içerisindeyim.
işbu sözleşme gereği y.a. ile bir haftalık ateşkes yapıldı.

* ispanyolcamı geliştirme çabalarım tüm hızıyla devam ediyor. unuttuklarımı hatırlıyorum, üzerinden geçiyorum her şeyin. zaten javicim ve begonyam bu işi kotarabileceğimi savunuyor. yo soy un poco nerviosa pero bence de everything2s gonna be alright!

* 5 haziran itibariyle kapı gibi bir heyet raporum olacak elimde. rabbime binlerce şükür ne aidsim var ne bi' şey. ruhu hastalıklı insanları hayatımın dışbükeyine itelediğime göre içbükeyinde kalanlarla viajamos a los paises latinos!

* haziranla beraber mevsimlik işçi sezonunu da açmış bulunuyorum. hem konser dinleyip hem çalışacağım bence daha keyiflisi olamaz. yalnız g.g. ile "iki gece üst üste cohen de çekilmez" üstbaşlıklı "iyice yüzsüz olduk" alt başlıklı "acaba içeriye adam/kadın (sevgili terre ailesine işareten) sokabilir miyiz?" yan başlıklı bir outline çıkarmış bulunuyoruz. bir de paramız alabilsek, şamdak ayısı demek istiyorum.

* "hem ispanya bana vize vermeyecek de kime verecek?" mantığıyla başvurduğum konsolosluk benden çok memnun kalıp vatandaşlığa da almak isteyecektir, na şuraya yazıyorum.

* hafiften bir yaz okulu telaşesi sardı mı derseniz, henüz düşünmemeye çalışıyorum. neyse ki bilgi odtü eşzamanlı yaz okulu programı var! yoksa halimiz nice olurdu değil mi sayın yenel?

* uygaraydınla havuz sefalarımız bütün hızıyla sürmekte. arasıra "ıslanmasak da bahçede yatsak?" ya da "off senin saçların kurumaz şimdi gel bira içmeye gidelim" repliklerini tüketsek de, içimizden dolup taşan bir 'damar genişletme' hevesi var ki, sormayın a dostlar!
ayrıca kendisi oyuncak küpleri ciddiye alıp stratejiler geliştirdiğini söylese de hâlâ 2 sıradan fazlasına ulaşmış değil. bir de kırılıyor diye b.k atıyor alete, hiç de bile!

* kamil koç abimiz otobüs biletlerinde yine kampanya yapmış. "tanrılar kenti olymposa doğru" ismini verdiğimiz şu süreçte yine dört ayak üstüne düştüğümün kanıtıdır bu durum.

euro; çok pahalı
hava; güneşli
mevsim; yazbükey
iş/aşk/sağlık: *****

1 Haziran 2009 Pazartesi

fırat tanış'ın bize ettikleri

yaz kokusu duyardım kışın ortasında bile

uzun cümleler kurardım konuşurken

eski filmlerde kaldı böyle sözler deniyor

ama şimdi filmler bile eskimiyor

yani...



serkanın odasında izin alarak içtiğim sigara, sen sus emre altuğ değil bu deyişiniz, her "yaa-ni"de bir kez daha ne kadar doğru yerde olduğumu hissetmem...

bir anda aklıma geldi işte, sen okur da kantın platonun arasından kafayı çıkartıp azıcık gülümsersin diye.



bürokrasi, hastane ve cenaze kokusu duyuyoruz şu günlerde ama yaz biraz ötemizde, bagaja attığımız çadırlarda, içine sığıştığımız uyku tulumunda, benim çiçekli bikinimde, fonda çalan "güneye giderken"de...



yani,
diyorum ki haftaya gelsem ben, fizik çimlerine yaysak azıcık
ne hoş olur diğğmiiiiiğ?