31 Mayıs 2009 Pazar

kötülüğümde cömert, aşklarımda hazin ve güvenilmezim.


bu davette topuğunuzun ya da kanadınızın biri kırık olmalı bu şartı yerine getirmeyenler kırık ön dişler ya da deşik ciğerlerle de katılabilirler" uzun hazırlıklardan geçtik biz uzakdiyarlara uçtuk: başka çaremiz yoktu babasız kızlar korosu: babamız bizi sevmedi çirkiniz! çirkiniz! zır deliyiz. güzeller güzeli şüphe kır kalbimi, alışığım ben yeşil gözleri babamın: gözleri zehirli yosunlardandır ince ince proje dokur, gürcü soğuk ve mağrur babamı hiç görmedim - ki onca yıldır "bu baloya davetli kızlar babalarının cenazesinde bulunmayacaklar" niye seveyim seni babalarının terk ettiği kızlar, kötülüklerinde cömert aşklarında hazin ve güvenilmezdirler babasız kızlar korosu: babamız bizi sevmedi öyle birşey koptu ki içimizde bütün kötü kadınlar bizden sorulur kaçmayı biliriz biz en iyi ey cesur! ey sevgili! sıkıysa bak gözlerime taşa çeviririm seni, mum gibi eritirim çocukluk acıları pazılarımdır benim ah ben ne güçlü ne unutkanım bilemezsin. "balomuz gece yarısını geçe başlayıp canımız isteyince biter" kandırdur arabalarıyla dolanmayız biz cam kırıklarında dans etmek varken babasız kızlar korosu: küfredip kavga çıkarırız çirkiniz! çirkiniz! çirkiniz babamız bizi sevmedi cümlenizin hakkından geliriz yaralarımıza şap dökerek büyüttük kendimizi göçebeyiz; talan eder tüyeriz hayat, baskınımıza mazur bir davet yeridir arka kapıları tekmeler içeri gireriz yaklaşma yakarım, dumanını üflediğim gibi keyfime bakarım ön kapıdan ve sırayla buyrun kibar hanımlar beyler babanız sizi sevdi de ne oldu? korkak, kör ve bok gibisiniz.


perihan mağden.

esperame!


yo cuento los dias para cumplir a mi casa nueva.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

el espejo.


refleja en el espejo la cara de miles de mujeres

25 Mayıs 2009 Pazartesi

bozburun

en küçük bir ses bile sanki gökgürültüsü...

24 Mayıs 2009 Pazar

fil hep çapraz gider.

aslında hikaye bugüne ait değil, biraz hafızamı zorlayacak olursam tam tarih bile verebilirim. bundan tam 1 sene 2 ay 21 gün 12buçuk saat önce başladı her şey. aylardan bahardı, günlerden sosyoloji, saatlerden sabah. başkentteydik, ruhumuzu bir süre teslim alacak -zihnimi ondan gayrı çalıştıramadığım şehirde.

soğuk emektar montumun fermuarının dişlerinden içeri sızmaya çalışıyordu, başım gece boyu içtiğim şaraptan hasar almış, sigaralar artık içilmiyor yeniyordu. ve ben hiç tanımadığım bir şehrin tren garında, hiç tanımadığım insanlarla birlikte, hiç tanımadığım birini bekliyordum.

***

sonra ben mor koltuklarda uyuyakaldım. yanımda bir fransız, bir kadın, bir fotoğrafçı ve kendimin bir başka formu vardı. yastıklar yumuşacıktı.



yüzüme baktı ve "ben hiçbir şey anlamadım" dedi. ikinci cümle tarlabaşı'ydı, üçüncüsü seni seviyorum, dördüncüsü "şu eşyalarını çekmeceye yerleştir artık ortalıkta dolanmasın"dı.

***

balkonda oturmuş alacakaranlıkta güzel görünen çöküntü mahallemize bakıyorduk ve karşı binanın yan duvarında bir kadın bir adam ve bir cenaze görüyorduk. döne döne yine bize ulaşan kelimeler o kadar çok güldürmüştü ki bir an ses tellerim yırtılacak sandım. saat sabahın 6sıydı. ve biz oldukça mekânsız/zamansız/boyutsuz zevzeklerdik.

***

sarıldım. öptüm. sahip olabileceğimiz en güzel geceyi dilemiştim başlarken. "güzel" olmak bu kadar basitti. aynı evde uyanıp, tatilleri planları yapabilmekti.

***

- abi ordan yol yok işte kıyı kıyı gidilmezmiş annem söyledi bi kere

- tamam gece yola çıkarız, sabah ordayız, öğlen deniz, akşam rakı-balık

-ya ordan gidemeyiz işte annem dedi

-kahve arasını da koy

-ben yola çıkmam sizinle

***

keşke sizin kampüs istanbul'da olsaydı ama yüce rabbim biliyor neyi nereye konduracağını.

23-24 Mayıs'a ithafen


21 Mayıs 2009 Perşembe

solo


bir yenisi doğana kadar insan olmak benim için böyle bir şey.
sadece insan.

15 Mayıs 2009 Cuma

uzak.


adaydı. kaleydi. tepeydi.bilmediğim bir dilin bilmediğim fonetiğiydi. beyaz olmaktı siyah olmaktı. doyasıya sarılmaktı biraz ötende durana, canını canında hissetmekti.
yemeğini, suyunu, koltuğunu, gününü, yuvanı paylaşmaktı. türlü türlü sesin birbirine karışmasıydı. hep birden kalabalıklaşmaktı. gözümün ucunda biriken damlaydı. bileğimdeki 3 renkti; sarıydı kırmızıydı yeşildi her yer. sonra hep beraber domastes hıyar doğramaktı. ihtişamlı kalelerin tarihine şaşmak, burası o kadar uzak mı diye tartışmak, olmadık yerde karşıma çıkan iran tabelalarına heves etmekti. güzdü yazdı bahardı. dudaklarımı yara eden rüzgardı. ateşti sıcaktı yakardı. kardeşti türküydü.kardeşimdi türkümdü. bir başka dildeki bir başka tezahürümdü. sokaklarında tütün aradığım kentti.
zihnimin deltasına kazınmıştı adı,
vandı.

8 Mayıs 2009 Cuma

doğuya hep daha doğuya

arada bir de batıya.
nereden baktığına bağlı...