22 Şubat 2009 Pazar

her şeyin en başında.

dışarıda hava epey soğuk. gece ilerlemekle ilermemek arasında bir yerde asılı kalmış. sanki her şey orada bitse ve bütün galakside artık hep aynı zaman yaşansa. tekrar tekrar, yenilenmeden, sakin bir aynılık içinde.
üç kişiyiz. bu sefer ben, nazlıcan anlatacak hikayeyi. biz üç kişiyiz, aslında dört kişiyiz. suphi çok sarhoş. hikayenin orijinalinden farklı olarak ayağındaki çiçekli parmakarası terliklere tuhaf otelin tuhaf koridorlarında dolanıyor. doğru kapı numarasını bulmaya çalışıyor. 301, 302, 307, 318. önünde durduğu kapı, bir sonraki gece de çalacağı kapı,ve daha sonra ve şehrine döndüğünde de...

***
biz şimdi üç kişiyiz. yatacak iki tane yatağımız var. ben ortada yatmam diye tutturdum. yatmam ama, post-modern nazlıcanım ben, arzularım taleplerim var en nihayetinde. bedirhan aldırmadı duruma, üstüne yorganı çekti. biraz sonra soluğunun ritmi bütün odayı dolduracaktı. ortaya ben yatamazdım, nazlıcan kurallarım vardı. geriye bir tek sen kalmıştın.
itiraz etmedin buna. sessizce kıvrıldın yatağa. ben de yanına kıvrıldım. iyi gecelerin olsundu, iyi gecelerimiz olsundu beraber. en son cümlem buydu dün uykuya dalmadan önce. gözlerini kapadın. sırtımı döndüm sana. ve uyku, en güzel haliyle çağırmıştı seni. nefesin duyulmuyordu pek, ikimiz de bedirhanı dinliyorduk gizliden. kendi etrafımda döndüm birkaç tur. duvar, su bardağı, kalorifer peteği, tavan, yorgan, sen, yastık, duvar, su bardağı, kalorifer peteği...
sıra sana geldiğinde sabitlendi gözlerim. öylece bakıyordum. alkol, yeryüzünün en ayaz yerinde uyumaya çalışan üç bedeni ısıtmaya çabalıyordu. yorgana müdana etmememiz bundandı. şarap, en karakterli içkiydi. bordoydu, sıcaktı, mayhoştu, davetkârdı. uzanıp bir yudum su aldım. yeniden yüzümü sana döndüm, gözlerini açtın, gözlerine baktım.
karanlık. artık o kadar karanlık değildi. uykusuzluk, uyuyamamak, kafamda dönenler. beynimdeki sinir hücrelerinin arasından geçen elektriği hissedebiliyorum. pıt pıt pıt pıt pıt... akım giderek hızlanıyor. pıt; "Merhaba", pıt; "Şarap alsak ya", pıt; "Al senin olsun", pıt; "Tamam ben ortada yatarım".

***
gözlerim dahil, yüzüm kalp atışlarım beynim dahil, dudaklarım mimiklerim nefesim dahil, bana ait hiçbir şeyimi kontrol edemiyordum. halbuki, söz vermiştim kendime. kadın olmanın gerekliliklerini yerine getirecektim. oysa ben yine insan olmayı tercih etmiştim.

***
gülümseme. gülümse-me! gülümseme, çünkü ben kendi kendimi boğmaya çalışırken karşıma çıkıp bana dünyayı hissettirme.
gülümseme çünkü vazgeçmeyi en akılcı çözüm olarak kabul etmişken, umut etmem gerektiğini hatırlatma bana.
-bütün umutları tüketmeye çalışıyorum ben. bütün hayalleri, bütün sevinçleri, bütün manzaraları.
gülümseme. hele öyle içten, sahtelikten uzak, hele bu kadar canıma eklemlenirken yüzün.
gülümseme.

***
bedirhan uyuyor. suphi kayıp. nazlıcan ve sen sessizliğin içinde kimsenin bilmediği, kimsenin duymadığı, kimsenin tahmin edemeyeceği bir yanyanalık yaratıyorsunuz.
belki de tutup sıfırdan başlıyorsunuz.