31 Mayıs 2009 Pazar
kötülüğümde cömert, aşklarımda hazin ve güvenilmezim.
27 Mayıs 2009 Çarşamba
25 Mayıs 2009 Pazartesi
24 Mayıs 2009 Pazar
fil hep çapraz gider.
soğuk emektar montumun fermuarının dişlerinden içeri sızmaya çalışıyordu, başım gece boyu içtiğim şaraptan hasar almış, sigaralar artık içilmiyor yeniyordu. ve ben hiç tanımadığım bir şehrin tren garında, hiç tanımadığım insanlarla birlikte, hiç tanımadığım birini bekliyordum.
***
sonra ben mor koltuklarda uyuyakaldım. yanımda bir fransız, bir kadın, bir fotoğrafçı ve kendimin bir başka formu vardı. yastıklar yumuşacıktı.
yüzüme baktı ve "ben hiçbir şey anlamadım" dedi. ikinci cümle tarlabaşı'ydı, üçüncüsü seni seviyorum, dördüncüsü "şu eşyalarını çekmeceye yerleştir artık ortalıkta dolanmasın"dı.
***
balkonda oturmuş alacakaranlıkta güzel görünen çöküntü mahallemize bakıyorduk ve karşı binanın yan duvarında bir kadın bir adam ve bir cenaze görüyorduk. döne döne yine bize ulaşan kelimeler o kadar çok güldürmüştü ki bir an ses tellerim yırtılacak sandım. saat sabahın 6sıydı. ve biz oldukça mekânsız/zamansız/boyutsuz zevzeklerdik.
***
sarıldım. öptüm. sahip olabileceğimiz en güzel geceyi dilemiştim başlarken. "güzel" olmak bu kadar basitti. aynı evde uyanıp, tatilleri planları yapabilmekti.
***
- abi ordan yol yok işte kıyı kıyı gidilmezmiş annem söyledi bi kere
- tamam gece yola çıkarız, sabah ordayız, öğlen deniz, akşam rakı-balık
-ya ordan gidemeyiz işte annem dedi
-kahve arasını da koy
-ben yola çıkmam sizinle
***
keşke sizin kampüs istanbul'da olsaydı ama yüce rabbim biliyor neyi nereye konduracağını.
23-24 Mayıs'a ithafen
21 Mayıs 2009 Perşembe
15 Mayıs 2009 Cuma
uzak.
yemeğini, suyunu, koltuğunu, gününü, yuvanı paylaşmaktı. türlü türlü sesin birbirine karışmasıydı. hep birden kalabalıklaşmaktı. gözümün ucunda biriken damlaydı. bileğimdeki 3 renkti; sarıydı kırmızıydı yeşildi her yer. sonra hep beraber domastes hıyar doğramaktı. ihtişamlı kalelerin tarihine şaşmak, burası o kadar uzak mı diye tartışmak, olmadık yerde karşıma çıkan iran tabelalarına heves etmekti. güzdü yazdı bahardı. dudaklarımı yara eden rüzgardı. ateşti sıcaktı yakardı. kardeşti türküydü.kardeşimdi türkümdü. bir başka dildeki bir başka tezahürümdü. sokaklarında tütün aradığım kentti.
zihnimin deltasına kazınmıştı adı,
vandı.